Geçişken Beceriler

Doç. Dr. Ömer AVCI

Yüksek öğretim kurumları öğrencilerinin belirli alanlarda uzmanlaşması için eğitim vermektedir. Alanın spesifik gereklilikleri olan yeterliklerle donanmaları yanı sıra, alan spesifik olmayan, daha şümullü ve hemen her insanın sahip olması gereken yeterlikler de edinmelerini sağlamalıdır. Eğitim kurumları eğitim çıktılarını yetiştirmekte olduğu bireylerin kendi zamanlarının ve geleceklerinin gerekliliklerine uygun bir şekilde belirlemelidir. İnsanlığın ürettiği bilginin miktarı ve hızı dikkate alındığında üniversitelerin bu değişimin niteliğine uygun olarak eğitim politikaları üretmesi gerektiği fark edilecektir. Kapsamlı bir yeterlikler veya beceriler taksonomisi oluşturmak kolay olmasa da içinde bulunduğumuz dönemde uzmanlık alanından bağımsız olarak insanların sahip olması gereken yeterlikler belirli başlıklar altında ortaya konmuştur. Bilişsel, duygusal ve psikomotor alan sınıflaması ve bu sınıflamaya ait taksonomiler uzunca bir zamandır bilinmekte (Bloom vd., 1956; Krathwohl, Bloom ve Masia, 1964; Romiszowski, 1999). Bu taksanomilere ilaveten üzerinde tam bir mutabakat olmasa da geçişken beceriler (transversal skills) kavramı ortaya atılmış bulunmaktadır (UNESCO Bangkok, 2016; CEDEFOP, 2021). Geçişken beceriler şöyle tanımlanmaktadır “Geçişken beceriler ve yetkinlikler (YBY’ler), genellikle etkili bir şekilde hareket etmek için gerekli veya değerli olarak kabul edilen, neredeyse her türlü iş, öğrenme veya yaşam faaliyeti için öğrenilen ve kanıtlanmış yeteneklerdir. “Geçişken” oldukları için, bunlar özel bir bağlamla (iş, meslek, akademik disiplin, vatandaşlık veya toplum katılımı, mesleki sektör, mesleki sektör grubu vb.) özdeş değildir” (CEDEFOP, 2021). 

Geçişken beceri ve yeterlikler altı farklı alanda kategorize edilebilir. Bu alanlar eleştirel ve yenilikçi düşünme, kişiler arası beceriler, kişinin kendini bilme becerisi (intrapersonal skills), küresel vatandaşlık, medya ve bilgi okuryazarlığı ile diğer beceriler.

Eleştirel ve yenilikçi düşünme becerileri yaratıcılık, girişimcilik, yansıtma becerileri, uygulama becerileri, mantıklı karar verme gibi becerilerden oluşmaktadır. 

Kişiler arası beceriler iletişim becerileri, organizasyonel beceriler, takım çalışması, iş birliği, sosyallik, empati, vicdan vb. sosyal becerilerden oluşmaktadır. 

Kişinin kendini bilme becerisi ise öz disiplin, bağımsız öğrenebilme becerisi, esneklik ve adaptasyon becerileri, öz farkındalık, azim, öz motivasyon, ahlak ve öz saygı gibi becerileri ihtiva etmektedir. 

Küresel vatandaşlık becerileri farkındalık, hoşgörü, açık fikirlilik, farklılıklara saygı, etik anlayış, kültürlerarası anlayış, demokratik katılım, çatışma çözümleme, çevreye saygı, ulusal kimlik ve aidiyet duygusu gibi becerilerden oluşmaktadır.

Medya ve bilgi okuryazarlığı becerileri bilgi ve iletişim teknolojileri vasıtasıyla bilgi edinme ve analiz etme becerisi, bilgiyi ve medya içeriklerini eleştirel olarak değerlendirebilme becerisi ve bilgi ve iletişim teknolojilerini etik olarak kullanabilme becerisini içermektedir. 

Son olarak diğer kategorisi altındaki becerilerin ülkelerin kendilerine uygun becerileri kümesi olarak tanımlanabileceği kaydedilmektedir (UNESCO Bangkok, 2016).  Diğer kategorisine eklenecek beceriler daha kapsamlı bir çalışmayı gerektirmektedir. Bu becerilerin kendi kültürel, sosyal, siyasal ve tarihsel kodlarımız ışığında belirlenebileceği aşikardır. 

Stratejiler ve Uygulama

Geçişken beceriler İMÜ öğrencilerinin yalnızca istihdama yönelik olarak yetişmesini değil, aynı zamanda tüm insanlığın ve varlık dünyasının iyiliği için yetişmesini sağlamaya yönelik olmalıdır. 

Geçişken becerilerin İMÜ’de verilen tüm eğitimler içerisine yedirilerek verilmesi önem taşımaktadır. Bunu gerçekleştirmenin yollarından biri ders müfredatlarının ya da izlencelerinin tasarlanması aşamasında öğretim üyeleri tarafından derste kazandırılması beklenen beceriler şeklinde hedef olarak alınabilmesinde yatmaktadır. Geçişken beceriler hem kasıtlı ve sistemli hem de örtük olarak kazandırılabilir.

Eleştirel ve yenilikçi düşünme; yaratıcılık, girişimcilik, yansıtma becerileri, uygulama becerileri, mantıklı karar erme becerilerini kapsadığından hemen tüm yüksek öğretimde eğitimi verilen tüm disiplin ve akademik alanlara hitap etmektedir. Bu becerilerin geliştirilmesi için derslerin özellikle uygulamaya dönük yapılması, proje ödevleri, problem temelli öğrenme stratejileri ile geliştirilmesi mümkündür. Yansıtma kişinin kendi biliş, duygu, tutum ve davranışları üzerine düşünmesini ve metinlerarası bakışı desteklediğinden eleştirel ve yenilikçi düşünme geçişken becerilerinin geliştirilmesinde önemli rol oynamaktadır. 

Kişilerarası iletişimin geliştirilmesinde en önemli stratejilerden biri dersi veren öğretim elemanının öğrencileriyle olumlu bir iletişim kurarak canlı rol model olması gösterilebilir. Öğrencileri ile insan onuruna yakışır bir iletişim kurmak bunun ilk adımıdır. Diyalogların saygı çerçevesinde olması, öğrenci-öğretim elemanı iletişimindeki hiyerarşinin mümkün olduğunca düzleştirilmesi ve bunun gerek sözlü gerekse sözsüz iletişime yansıması gereklidir. Öğrencilerin özellikle kendi fikir ve düşüncelerini çekinmeden, saygı sınırları içerisinde ifade etmelerine zemin hazırlayan ortamlar yaratmak kişilerarası iletişimi geliştirecektir. Yukarıda belirtilen rol model olmanın yanı sıra, ders başında iletişimin kurallarının açıklanması da öğrencilerin saygı sınırlarına dikkat etmelerine yardımcı olabilir. Örneğin özellikle sosyal içerikli ve tartışmalı konuların ele alındığı derslerde öğrencilerden fikirlerin nasıl paylaşılacağının açıklanması bu konuda yardımcı olabilir. Örneğin “Derste beyan edilen herhangi bir düşünceye katılma zorunluluğunuz yoktur. Bu konuda itirazlarınızı insan onuruna yakışır bir şekilde belirtebilirsiniz. Kimseye hakaret etmeden, şiddet ve tehdit unsuruna başvurmadan kendi karşıt düşüncelerinizi ifade edebilirsiniz.” Bu ilke yalnızca sözde kalmayıp davranışlarla da desteklenmelidir. 

Kişinin kendini bilme becerisi ise öz yansıtma yazılarıyla geliştirilebilir. Öz yansıtma herhangi bir konuda kişinin ne düşündüğü ve ne hissettiği ve bu düşünce ve hislerin muhtemel kaynakları üzerinde derinlemesine düşünmesi anlamına gelmektedir. Özellikle yansıtma yazıları kişinin kendini bilmesine yardımcı olacaktır. Kendini bilme aynı zamanda kendi kültür ve medeniyetimizin de önemli unsurlarından biri olduğu unutulmamalıdır. 

Küresel vatandaşlık becerileri yine yukarıda bahsedilen becerilerle de iç içe geçmiş durumdadır. Başkalarının haklarına saygılı olma, adaletin öncellenmesi, hoşgörü, çatışma çözümleme, sosyal kimlik, farklılıklara saygı, demokratik katılım gibi davranış ve tutumlar küresel vatandaşlık becerilerinin somutlaştırılmış halidir. Tüm bunlar gerek sınıf içi öğrenci-öğretim elemanı, öğrenci-öğrenci, gerekse de tüm üniversite içerisindeki paydaşların birbirleriyle etkileşiminde somut olarak ortaya konmalıdır. Sözü edilen becerilerin günlük rutin davranışlara dönüşmesi ve de kasıtlı olarak derslerin içerisinde yer alması vatandaşlık becerilerin geliştirilmesinde işe yarayacaktır. Söz gelimi ders içerisinde bireysel hakların saygıyla karşılanması, öğrenci-öğretim elemanı ilişkilerinde güç kabul edilmesi ve gücün adaleti yerine getirecek şekilde kullanılması önemlidir. 

Medya ve bilgi okuryazarlığı becerileri ise yukarıdaki eleştirel düşünme becerileriyle de ilintili beceriler arasındadır. İnsanlık tarihinde bilgi şimdi olduğu kadar hızlı bir şekilde üretilmemiştir. Bu eşi benzeri görülmemiş durumda bilgiye erişimden ziyade bilginin doğrulanması, seçici olarak alımlanması ve işlenmesi asıl zorluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Medyanın gerek iletişimde gerekse de bilginin yaygınlaşmasındaki rolü göz önünde bulundurulduğunda medya ve bilgi okuryazarlığının ne kadar elzem beceriler olduğu ortaya çıkacaktır. Her akademik disiplinin kendi epistemolojisi hakkında öğrencilerin bilgilendirilmesi ezberden öte stratejileri gerektirmektedir. Üst düşünme becerilerinin işe koşulduğu ders ödev ve projeleri, sınıf içi tartışmalar, gerçek hayattan örneklemeler bu becerilerin edinilmesine yardımcı olacaktır. 

Diğer İlkelerle İlişki 

Sürdürülebilirlik ve geçişken beceriler: Geçişken beceriler küresel vatandaşlık becerilerini içerdiği için sürdürebilirlik ile de yakından ilişkilidir. Küresel beceriler çevreye saygıyı diğer bir ifadeyle dünyanın kaynaklarını doğru kullanmayı içerdiğinden geçişken beceriler ve sürdürülebilirlik ilkesi ilintilidir. 

Kapsayıcı öğretim ve geçişken beceriler: Geçişken beceriler gerek kişilerarası gerekse de kişinin kendini tanımasını içerdiğinden kapsayıcı öğretim ilkesiyle ilişkilidir. Kapsayıcı öğretim her türlü farklı öğrenme ihtiyaçları olan bireylerin öğrenmelerini içerdiği için geçişken beceriler kapsamındaki gerek eleştirel düşünme ile kişilerarası iletişim gerekse de kişinin kendini bilmesi birbirlerini besleyen becerilerdir. 

Dijitalle güçlendirilmiş öğrenme ve geçişken beceriler: Yenilikçi düşünme, küresel vatandaşlık becerileri ve medya ve bilgi okuryazarlığı dijitalleşme ile yakından ilgilidir. Dijitalleşme mezkur geciken becerilerin geliştirilmesinde önemli bir aracı rol üstlenmektedir. 

Bütünleşik değerlendirme ve geçişken beceriler: Geçişken becerilerin geliştirilmesine yardımcı olacak olan hemen tüm uygulamalar bütünleşik değerlendirmeyi de içerebilir. Örneğin yansıtma yazıları bu kapsamda ele alınabilir. 

Diyalojik etkileşim ve geçişken beceriler: Diyalojik etkileşim gerek kişilerarası iletişimi gerekse de eleştirel ve yenilikçi düşünme becerilerinin geliştirilmesinde son derece önemli bir rol üstlenmektedir. 

Kültürel farkındalık, çeşitlilik ve geçişken Beceriler: Farklı kültürlerin varlığının kabulü ve kültürel hassasiyet çerçevesinde verilen eğitim aynı zamanda geçişken becerilerden küresel vatandaşlık becerilerinin geliştirilmesine de destek olmaktadır. Buna ilaveten kültürel farkındalığın eleştirel düşünmeyi de geliştirici bir yönü de bulunmaktadır. 

Zorluklar ve Öneriler

Geçişken becerilerin geliştirilmesinin önündeki engellerin temelinde yapısal faktörler yatmaktadır. Bu yapısal faktörler öğretim üyelerinin ders yükü ile ilintilidir. Ders yükü ağır olan öğretim üyelerinin geçişken becerileri destekleyici ve geliştirici uygulamalardan kaçınması söz konusudur. Bu doğrultuda ders yüklerinin hafifletilmesi, öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısının azaltılması çözüm olabilir. 

Yapısal engellere zaman ve teknolojik alt yapı da eklenebilir. Zaman kısıtlaması içerisinde müfredatın yetiştirilmesi kaygısı geçişken becerilere gerekli ehemmiyetin verilmesini engelleyebilir. Bu durum aslında öğrenme hedefleri ve zaman yönetimiyle ilgilidir. Bu doğrultuda müfredatın ve öğrenme hedeflerinin yeniden gözden geçirilmesi ve zaman yönetiminin buna göre yapılması çözüm teşkil edebilir. Teknolojik alt yapının (özellikle dersliklerdeki internet erişiminin) iyileştirilmesi de çözümlerden biridir. 

Yapısal engellerin yanı sıra insan kaynağından kaynaklı, içsel engeller de geçişken becerilerin geliştirilmesi doğrultusundaki engeller olarak karşımıza çıkabilir. Öğretim üyelerinin dar çerçevede akademik alana ait becerileri değerlendirmeleri olumsuz tutum olarak ortaya çıkabilir. Alan spesifik becerilerin öncellenmesi ve eski öğretim alışkanlıkları içsel engellerin temel sebebi olabilir. Öğretim üyelerinin algılarının değişebilmesi için bilimsel argümanlar ve uygulamalar ortaya konulmalıdır.