Diyalojik Etkileşim

Dr. Öğr. Üyesi Serkan UÇAN

Tanım ve Kapsam

Diyalojik öğrenme yaklaşımını temel alan diyalojik etkileşim ilkesi, geleneksel öğretim yöntemlerinden farklı olarak yenilikçi bir yaklaşım sunar. Bu yaklaşımda, öğrenciler öğrenme içeriğiyle, öğretmen ve diğer öğrencilerle aktif bir etkileşimde bulunurlar, böylece bilgileri pasif olarak almak yerine, aktif katılımlarıyla içselleştirirler. Öğrenme süreci karşılıklı fikir, düşünce ve bilgi paylaşımıyla zenginleşir. Geleneksel eğitim modellerinin aksine, bu yaklaşım öğrencileri öğrenme sürecinin merkezine yerleştirir ve onları pasif dinleyiciler olmaktan çıkararak, öğrenme süreçlerine aktif katkı sağlayan bireyler haline gelirler.

Diyalojik öğrenme yaklaşımı öğrenme deneyiminin merkezinde yer alan diyalog ve tartışmanın gücünü vurgular. Kelimelerin ötesinde, zengin bir entelektüel katılımı ifade eden diyalojik pedagoji, Alexander (2008), Freire (1970) ve Mercer (2000) gibi eğitim teorisyenlerinin çalışmalarıyla şekillenmiştir. Bu teorisyenler, öğrenmeyi derinlemesine düşünme ve eleştirel analiz süreçleriyle harmanlanmış bir diyalog olarak ele alınan bir eğitim modelini benimserler. Bu modelde sınıf ortamı, fikirlerin ve perspektiflerin özgürce paylaşıldığı, öğrencilerin konuları derinlemesine keşfetmelerine, eleştirel olarak düşünmelerine ve bilgiyi etkileşimli diyaloglarla birlikte oluşturmalarına imkan tanıyan canlı bir etkileşim alanına dönüşür. Diyalojik öğrenme, bilgiyi sabit bir yapıdan ziyade, etkileşimler aracılığıyla şekillenen dinamik bir süreç olarak kabul eder ve öğrenmenin temelde sosyal bir etkinlik olduğunu vurgular. 

Bu yaklaşımda, eğitimcinin rolü, bilgi aktarımının tek mercii olmaktan çıkıp, öğrencileri kendi anlayışlarını diyalog yoluyla geliştirmeye yönlendiren bir rehber ve kolaylaştırıcıya dönüşür. Öğrencilerin öğrenme sürecine daha etkin katılımlarını sağlar ve eleştirel düşünme, problem çözme, ve etkili iletişim becerilerinin gelişimine önemli katkılar sunar. Ayrıca, diyalojik öğrenme yaklaşımı, öğrencilerin çeşitli düşüncelerini ve görüşlerini ifade etmelerine olanak tanıyarak, fikir çeşitliliğini kucaklayan bir öğrenme ortamı oluşturur. Bu çeşitlilik, karmaşık konuların daha etkin anlaşılmasını ve kavranmasını kolaylaştırır. Diyalojik öğrenme, ayrıca, öğrencilerin farklı perspektiflere empati ve saygı göstermelerini teşvik eder, bu da globalleşen ve birbirine daha fazla bağlı olan dünyamızda hayati öneme sahip becerilerin gelişimine katkıda bulunur.

Temel Unsurlar

Diyalojik öğrenmenin faydaları çok yönlüdür. Akademik açıdan bu yaklaşım, öğrencileri analiz, sentez ve değerlendirme gibi üst düzey düşünme becerilerini içeren karmaşık düşünce süreçlerine çekerek, bilişsel gelişimlerini derinleştirir (Khong vd., 2019). Duygusal ve sosyal boyutta ise, bu yaklaşımlar empati, anlayış ve işbirliği gibi becerileri geliştirerek öğrencileri gerçek dünya etkileşimlerine hazırlar (Hennessy vd., 2016). Bu yaklaşımın öğrenciler üzerindeki etkileri aşağıdaki gibi detaylandırılabilir:

Bilişsel gelişim: Diyalojik öğrenme, öncelikle öğrencilerin bilişsel yeteneklerini zenginleştirir (Howe vd., 2019). Öğrencileri öğrenme sürecine aktif olarak dahil ederek, karmaşık bilişsel işlevleri harekete geçirir. Öğrenciler, bilgileri eleştirel bir şekilde analiz etmeye, çeşitli bilgi parçalarını sentezlemeye ve kavramları ve teorileri değerlendirmeye teşvik edilirler. Bu aktif öğrenme süreci, öğrencilerin yalnızca ezber yapmak yerine bilgileri anlamalarını ve uygulamalarını sağlar, böylece ders konusuyla ilgili daha derin bir kavrayış kazandırır. Bu uygulamalar, öğrencilere sorunları ve soruları daha analitik ve kapsamlı bir bakış açısıyla ele alma becerisi kazandırır.

Duygusal ve sosyal beceri gelişimi: Duygusal ve sosyal düzeyde, diyalojik öğrenme yaklaşımı, empati, anlayış ve işbirliği gibi geçişken becerilerin gelişimine önemli katkılarda bulunur (Hennessy vd., 2016). Tartışmalara ve grup çalışmalarına aktif olarak katılım sayesinde, öğrenciler farklı bakış açılarını dinlemeyi ve bunlara saygı göstermeyi öğrenirler, bu da empati ve anlayışlarını güçlendirir. Öğrenciler, takım çalışması ve etkili iletişim gerektiren gerçek dünya durumlarıyla başa çıkmak için daha donanımlı hale gelirler.

Artan öğrenci motivasyonu ve katılımı: Diyalojik öğrenme, öğrenci motivasyonu ve katılımı üzerinde de olumlu bir etkiye sahiptir (Alexander, 2020). Öğrenciler öğrenme süreçlerine aktif olarak dahil olduklarında, öğrenme süreçlerine daha fazla sahip çıkarlar. Bu sahiplenme duygusu, içsel motivasyonlarını artırır, böylece öğrenme deneyimini daha çekici ve keyifli hale getirir. Aktif katılım ayrıca, öğrencilerin içeriğe, akranlarına ve öğretmenlerine daha fazla bağlanmalarına yardımcı olur, bu da ilgilerini ve konuya olan bağlılıklarını daha da artırır.

Başarı farkını kapatma: Her öğrencinin, geçmiş yaşantı ve deneyimlerine bakılmaksızın, etkileşime girebilecekleri ve katkıda bulunabilecekleri kapsayıcı bir öğrenme ortamı sağladığı için, diyalojik öğrenme yaklaşımı, özellikle az temsil edilen ve marjinalize gruplardan gelen öğrenciler de dahil olmak üzere başarı farkını daraltmada etkili olabilmektedir. Bu yaklaşım çeşitli öğrenme deneyimleri sağlayarak ve akademik toplulukta bir aidiyet duygusunu pekiştirerek öğrenciler arasında eşit şartlar oluşturulmasına yardımcı olabilmektedir.

Stratejiler ve Uygulama

Diyalojik pedagojinin hem bilişsel hem de sosyo-duygusal boyutlarını dikkate almak, üretken ve etkileşimli bir öğrenme ortamı oluşturmada kritik rol oynamaktadır. Diyalojik pedagojide, bilişsel boyut, etkili öğrenmeyi teşvik eden ve aşağıda detayları verilen çeşitli sözel etkileşimleri ve konuşma biçimlerini içerir (Ucan vd., 2023). 

Diyaloga davet etmek: Bu etkileşim, öğrencilere açık uçlu, düşündürücü sorular sormayı ve onları nedenlerini açıklamaya, detayları incelemeye ve fikirleri değerlendirmeye teşvik etmeyi içerir. Bu tür sorular, ortak düşünmeyi destekler ve Alexander (2020) ile Hennessy vd. (2016) belirttiği gibi, öğrencilerin anlayışlarını ve mantıksal düşünme yeteneklerini ortaya çıkarmak suretiyle bilişsel gelişimlerine katkıda bulunur.

Genişletilmiş ve karşılıklı katkılarda bulunmak: Bu etkileşim, öğrenciler ve öğretmenlerin karşılıklı olarak geniş ve detaylı katkılar sağladıkları sürekli bir diyalog zinciri oluşturmayı hedefler. Bu uygulama, düşünceleri açıklama, gerekçelendirme ve değerlendirme süreçlerini kapsadığı için bilişsel kavrayışı derinleştirir ve öğrenme içeriğine daha derin bir katılımı teşvik eder (Alexander, 2020; Mercer & Dawes, 2008).

Fikirlerle eleştirel etkileşimde bulunmak: Öğrenciler, farklı bakış açılarını sorgulayarak ve değerlendirerek paylaşılan fikirlerle kritik bir şekilde etkileşime girerler. Bu etkileşim biçimi, eleştirel düşünme ve mantıksal akıl yürütme gibi bilişsel becerileri geliştirir, çünkü öğrenciler farklı perspektifleri yapıcı bir şekilde eleştirmeyi ve analiz etmeyi öğrenirler (Maine & Čermáková, 2021; Mercer & Littleton, 2007).

Bağlantılar ve ilişkiler kurmak: Bu etkileşim, öğrencilerin çeşitli fikirler ve kavramlar arasında ilişkiler kurmasını ve bunları mevcut bilgileriyle veya daha geniş bağlamlarla ilişkilendirmesini hedefler. Hennessy vd (2016) ile Nystrand’ın (1997) belirttiği üzere, bu yaklaşım bilişsel esnekliği artırır ve öğrencilerin fikirlerin birbiriyle nasıl bağlantılı olduğunu anlamalarını teşvik eder.

Bilginin ortak inşası: Bu etkileşim, sürekli gerçekleşen diyaloglar yardımıyla bilginin işbirlikli (kollektif) bir biçimde oluşturulmasına odaklanır. Öğrenciler, fikirleri keşfedip dönüştürerek aktif bir katılım gösterirler; bu da Alexander (2008) ve Burbules (1993) tarafından vurgulandığı üzere, işbirlikli öğrenme süreci yoluyla daha derinlemesine bilişsel kavrayışın teşvik edilmesine katkı sağlar.

Uzlaşı oluşturmak: Burada, öğrenciler, akılcı tartışmalar yoluyla uzlaşmaya ulaşmayı veya anlaşmazlıkları çözmeyi hedeflerler. Bu türden etkileşimler, problem çözme ve karar verme gibi bilişsel becerileri teşvik eder (Howe ve diğerleri, 2019; Vrikki ve diğerleri, 2019).

Üstbilişsel yansıtma yapmak: Öğrenciler ve öğretmenler, diyalogun kalitesi ve etkinliği üzerine düşünürler. Bu, bilişsel farkındalığı artırır ve öğrencilerin düşünme süreçleri hakkında düşünmelerini teşvik eder, böylece öğrenme süreci hakkındaki anlayışlarını derinleştirir (Hennessy ve diğerleri, 2020; Mercer ve Dawes, 2008).

Diyalojik pedagojinin, sosyo-duygusal boyutu, sınıf dinamiklerinin ilişkisel ve duygusal yönlerine odaklanır ve şu yönleri içerir:

Eşit katılım sağlamak: Tüm öğrencilere sınıf tartışmalarına katılma fırsatları sunmak, kapsayıcılık duygusu oluşturur ve çeşitli bakış açılarına saygı gösterilmesini sağlar. Bu, her öğrencinin değerli olduğunu ve duyulduğunu hissettiği bir sosyo-duygusal iklimi teşvik eder (Alexander, 2020; Mercer & Littleton, 2007).

Olumlu sınıf iklimi oluşturmak: Karşılıklı saygı, güven ve açık fikirlilik temelinde bir sınıf atmosferi oluşturmak hayati öneme sahiptir. Bu, öğrencilerin fikirlerini ifade etmek için güvende hissettikleri bir ortam yaratır ve sosyo-duygusal iyi oluşu ve topluluk duygusunu teşvik eder (Hennessy ve diğerleri, 2016; Michaels ve diğerleri, 2010).

Kişilerarası ilişkileri geliştirmek: Öğrenciler ve öğretmenler arasında olumlu ilişkiler geliştirmek, üretken bir öğrenme atmosferini destekler (Nystrand, 1997; Alexander, 2020).

Duygusal güvenlik ve saygı geliştirmek: Diyalojik pedagoji, öğrencilerin yargılanma korkusu olmadan kendilerini ifade edebilecekleri güvenli bir öğrenme ortamı sağlamayı amaçlar. Böyle bir ortam, empati, saygı ve duygusal zeka gibi sosyo-duygusal becerileri besler (Hennessy ve diğerleri, 2016; Burbules, 1993).

Ayrıca, diyalojik ve etkileşimli öğrenmeyi destekleyen çeşitli yöntemler ve teknikler bulunmaktadır. Bunlardan bazıları aşağıda açıklanmaktadır.

Sorgulamaya dayalı öğrenme: Bu yöntem, öğrencilerin meraklarını ve soru sormalarını teşvik eder. Sorgulamaya dayalı öğrenme, öğrencilerin bilgiyi keşfetmelerine ve kendi sorularını geliştirmelerine olanak tanır. Bu süreçte, öğrenciler ve öğretmenler arasında sürekli bir diyaloğun oluşması, öğrencilerin düşüncelerini ifade etmeleri ve anlayışlarını derinleştirmeleri için zemin hazırlar.

Probleme dayalı öğrenme: Gerçek dünya problemlerine odaklanan bu yöntem, öğrencileri karmaşık durumları analiz etmeye ve çözüm yolları bulmaya teşvik eder. Gruplar halinde çalışarak, öğrenciler birbirlerinin fikirlerini değerlendirir, eleştirir ve geliştirir. Bu süreçte, doğal olarak eleştirel düşünme ve diyalojik etkileşimleri destekler.

Proje tabanlı öğrenme: Öğrencilerin uzun vadeli, çok yönlü projeler üzerinde çalıştıkları bu yöntem, derinlemesine araştırma ve yaratıcılığı teşvik eder. Proje tabanlı öğrenme sırasında öğrenciler, disiplinler arası bağlantılar kurar ve projelerini geliştirirken sürekli olarak birbirleriyle ve öğretmenleriyle etkileşimde bulunurlar.

Oyun tabanlı öğrenme: Oyunlar, öğrenmeyi eğlenceli ve etkileşimli hale getirerek öğrencilerin motivasyonunu artırır. Oyun tabanlı öğrenme, problem çözme, stratejik düşünme ve takım çalışması gibi becerileri geliştirirken, öğrencilerin birbirleriyle ve öğretmenlerle sürekli etkileşimde olmalarını sağlar.

İşbirliğine dayalı öğrenme: Bu yöntem, öğrencilerin gruplar halinde çalışarak ortak hedeflere ulaşmalarını teşvik eder. İşbirliğine dayalı öğrenme, farklı bakış açılarına saygı göstermeyi, takım içinde iletişim kurmayı ve ortak kararlar almayı içerir. Bu süreç, hem etkileşimliliği hem de diyalojik öğrenmeyi doğal bir şekilde teşvik eder.

Rol oynama ve simülasyonlar: Öğrencilerin farklı rolleri veya senaryoları canlandırdıkları etkinlikler, empati gelişimini ve farklı bakış açılarını anlamayı teşvik eder.

Uygulamalı çalışmalar / laboratuvar çalışmaları: Öğrenciler, gerçek dünya problemlerini çözmek veya teorik bilgileri pratik uygulamalarla pekiştirmek için uygulamalı çalışmalar yaparlar. Bu tür çalışmalar, deney yapma, gözlem yapma ve sonuçları yorumlama becerilerini geliştirirken, öğrencilerin birbirleriyle ve öğretmenleriyle sürekli etkileşimde bulunmalarını sağlar. Öğrenciler, deneyler ve uygulamalar üzerinden kendi sonuçlarını tartışır ve sorgular, bu da diyalojik öğrenmeyi teşvik eder.

Vaka çalışmaları: Gerçek hayattan alınan senaryolar üzerinden öğrenciler, problemleri çözme ve çeşitli stratejileri değerlendirme fırsatı bulur. Bu süreç, öğrencilerin farklı bakış açılarını değerlendirmelerini, eleştirel düşünmelerini ve çözüm önerileri geliştirmelerini gerektirir. Grup tartışmaları ve sınıf içi analizler, öğrencilerin birbirlerinin fikirlerini anlamalarını ve kendi düşüncelerini ifade etmelerini sağlar.

Atölye çalışmaları / stüdyo uygulamaları: Öğrenciler, yaratıcı projeler üzerinde çalışırken tasarım süreçlerini ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirirler. Bu ortamlar, öğrencilere eserlerini sunma ve eleştirel geri bildirim alma şansı verir, böylece hem bireysel hem de grup bazında öğrenme ve gelişme sağlar. Öğrenciler arasındaki etkileşim, fikir alışverişini ve yaratıcı çözümler üretmeyi teşvik eder.

Sınıf içi tartışmalar veya grup aktiviteleri: Tartışmalar ve grup aktiviteler, öğrencilerin fikirlerini serbestçe ifade etmelerini ve birbirlerinin görüşlerini dinlemelerini teşvik eder. Bu etkinlikler, öğrencilerin sosyal becerilerini geliştirirken, farklı bakış açılarına saygı göstermelerini ve etkili iletişim kurmalarını sağlar. Öğrenciler, tartışmalar sırasında eleştirel düşünme becerilerini kullanır ve bu da diyalojik öğrenmenin temelini oluşturur.

Düşünme rutinleri: Düşünme rutinleri, öğrencilerin düşünme süreçlerini somutlaştırmalarına yardımcı olur ve derinlemesine analiz yapmalarını teşvik eden öğretim tekniklerini ifade eder. Rutinler, öğrencilerin düşüncelerini düzenlemelerine ve karmaşık fikirleri anlamlandırmalarına yardımcı olur, bu da onların daha anlamlı ve derinlemesine öğrenmelerini sağlar. Bu teknikler, öğrencilerin kendi düşüncelerini ifade etmelerini ve başkalarının fikirlerini değerlendirmelerini kolaylaştırır, böylece sınıf içi etkileşimi ve diyaloğu artırır. Gör-Düşün-Merak Et (See-Think-Wonder), Düşün-Eşleş-Paylaş (Think-Pair-Share), Pusula Noktaları (Compass Points), Ne Biliyorum-Ne Öğrenmek İstiyorum-Ne Öğrendim (K-W-L) öğretmenler tarafından çok sık kullanılan düşünme rutinleri arasında yer almaktadır.  

Diğer İlkelerle İlişki

Sürdürülebilirlik ve diyalojik etkileşim: Diyalojik etkileşim, öğrencilere sürdürülebilirlik konularını derinlemesine tartışma ve analiz etme fırsatı sağlar. Bu, öğrencilerin çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirlik konularında kritik düşünme becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur.

Kapsayıcı öğretim ve diyalojik etkileşim: Diyalojik etkileşim, çeşitli öğrenme tarzlarına sahip öğrencileri derslere dahil ederek kapsayıcı bir öğrenme ortamı yaratır. Her öğrencinin bakış açısını ve deneyimini dikkate alarak, farklılıkları kutlayan ve herkesin katılımını teşvik eden bir öğrenme deneyimi sunar.

Dijitalle güçlendirilmiş öğrenme ve diyalojik etkileşim: Diyalojik etkileşim, dijital araçlar ve platformlar kullanılarak genişletilebilir. Öğrenciler, çevrimiçi forumlar, sohbet odaları ve sosyal medya gibi dijital platformlarda tartışmalara katılarak dijital okuryazarlık becerilerini geliştirebilirler. Bu, öğrencilere sadece sınıf içinde değil, dijital ortamda da etkileşimli öğrenme deneyimleri sunar.

Bütünleşik değerlendirme ve diyalojik etkileşim: Diyalojik etkileşim, öğrencilerin düşünme, analiz ve tartışma becerilerini geliştirir, bu da bütünleşik değerlendirme ile uyum içindedir. Öğrencilerin sınıf içi tartışmalarda gösterdikleri performans, projeler ve sunumlar bütünleşik değerlendirme yöntemleriyle değerlendirilebilir. Bu, öğrencilerin akademik başarısının yanı sıra kritik düşünme ve iletişim becerilerini de ölçer.

Geçişken beceriler ve diyalojik etkileşim: Diyalojik etkileşim, öğrencilere eleştirel düşünme, problem çözme ve etkileşimli iletişim gibi beceriler kazandırır. Bu beceriler, akademik başarının ötesinde, iş dünyası ve günlük yaşamda da önemlidir. Öğrenciler, farklı fikirleri değerlendirme ve etkili bir şekilde ifade etme becerilerini geliştirirler.

Kültürel farkındalık, çeşitlilik ve diyalojik etkileşim: Diyalojik etkileşim, öğrencilerin farklı kültürel arka planlarından gelen perspektifleri keşfetmelerini ve anlamalarını sağlar. Sınıf içi tartışmalar, öğrencilerin kültürel çeşitliliği anlamalarını ve farklı bakış açılarına saygı göstermelerini teşvik eder. Bu, kültürel empati ve anlayışı artırır ve öğrencilerin global bir bakış açısı geliştirmelerine yardımcı olur.

Zorluklar ve Öneriler

Değişime direnç: Bazı öğretim elemanları, geleneksel öğretim yöntemlerine alışmış olabilir ve yeni, etkileşimli öğrenme yaklaşımlarına karşı direnç gösterebilir. Bu direnç, alışkanlıkların değişmesinin zorluğundan, yeni yöntemlerin etkinliği konusunda şüphelerden veya bu yöntemleri uygulama konusundaki yetersiz bilgi veya beceriden kaynaklanabilir.

Öneri: Diyalojik öğrenme yaklaşımlarının etkili uygulanabilmesi için, bu yöntemler hakkında bilgi ve becerilerinizi sürekli geliştirmeniz kritik öneme sahiptir. Diyalojik öğretim yöntemleriyle ilgili düzenlenen eğitimlere, seminerlere ve atölye çalışmalarına katılabilirsiniz. Bu, hem teorik bilginizi güçlendirir, hem de uygulamalı örneklerle bu yöntemleri derslerinize nasıl entegre edebileceğinizi öğrenmenize yardımcı olur.

Zaman ve kaynak yetersizliği: Diyalojik öğretim yaklaşımının hazırlanması ve uygulanması, geleneksel ders anlatımından daha fazla zaman ve kaynak gerektirebilir. Derse hazırlık için gerekli ekstra zaman, materyal geliştirme ve öğrencilerle birebir etkileşime girebilmek için gereken kaynakların eksikliği bu zorluğu doğurabilir.

Öneri: Yeni öğretim yöntemlerine geçişi kademeli yapmak, sizin ve öğrencilerinizin adaptasyon sürecini kolaylaştırır. Öncelikle daha küçük ve yönetilebilir ders bölümlerinde yeni yöntemleri deneyebilirsiniz. Bu, hem sizin hem de öğrencilerin yeni sistemle rahat etmesini sağlar.

Sınıf yönetimi: Sınıf tartışmalarının ve grup etkinliklerinin yönetimi, özellikle büyük sınıflarda zor olabilir. Öğrencilerin dikkatini sürdürmek, etkileşimi yönlendirmek ve her öğrencinin katılımını sağlamak, öğretim elemanları için kolay olmayabilir.

Öneri: Aktif ve katılımcı bir sınıf ortamı oluşturmak, diyalojik etkileşimin temelidir. Küçük grup çalışmaları, tartışma forumları ve sınıf içi etkinlikler gibi yöntemlerle öğrencilerin etkileşimini artırabilirsiniz. Bu, sınıf yönetimini kolaylaştırır ve her öğrencinin sesini duyurmasına olanak tanır.

Öğrenci katılımı: Özellikle içe dönük veya çekingen öğrencilerin sınıf içinde aktif olarak katılımını sağlamak zor olabilir. Her öğrencinin kendini ifade etme şekli farklıdır ve bazıları grup ortamlarında konuşmakta zorlanabilir. Bu, her öğrenciye eşit katılım şansı verme ihtiyacını doğurur.

Öneri: Her öğrencinin ders içerisinde aktif olarak yer almasını sağlamak, öğrenme sürecinin etkinliğini artırır. Öğrencileri tartışmaya dahil etmek için açık uçlu sorular kullanabilir ve sınıf içinde fikirlerini paylaşmaları için teşvik edici bir ortam yaratabilirsiniz. Bu, öğrencilerin derslere katılımını ve motivasyonunu artırır.

Kaynakça

Alexander, R. (2008). Towards dialogic teaching: Rethinking classroom talk. Dialogos, 3, 26-47.

Alexander, R. (2020). A dialogic teaching companion. Routledge.

Cui, L., & Teo, T. (2021). Examining dialogic interaction in classroom context: A review of recent research studies. Educational Psychology, 1-30.

Freire, P. (1970). Pedagogy of the Oppressed. Herder and Herder.

Hardman, J. (2020). What makes a productive classroom dialogue? A commentary. Dialogic Pedagogy: An International Online Journal, 8, 33-36.

Hardman, J. (2020). What makes a productive classroom dialogue? A commentary. Dialogic Pedagogy: An International Online Journal, 8, 33-36.

Hennessy, S., Calcagni, E., Moraes, R. L. P., Rodrigues, A. M. S., Rojas-Drummond, S., Quintana, R. M., … & Miranda, A. T. (2021). Interaction, dialogue, and group cognition in international dialogic teaching. Journal of the Learning Sciences, 30(1), 1-48.

Hennessy, S., Mercer, N., & Warwick, P. (2016). A dialogic inquiry approach to working with teachers in researching interactive teaching in science and mathematics. Research in Science & Technological Education, 34(2), 189-212.

Howe, C., Hennessy, S., Mercer, N., Vrikki, M., & Wheatley, L. (2019). Teacher–student dialogue during  classroom  teaching:  Does  it  really  impact  on  student  outcomes? Journal  of  the Learning Sciences, 28(4–5), 462–512.

Khong, T. D. C., Mercado, L., & Lam, M. (2019). Dialogic teaching in the Singapore primary mathematics classroom: Achieving both learning and social goals. Dialogic Pedagogy: An International Online Journal, 7, 1-20.

Kim, M. H., & Wilkinson, I. A. (2019). The mediating role of dialogic argumentation in achieving mutual engagement in primary classrooms. Teaching and Teacher Education, 83, 130-141.

Kershner, R., Mercer, N., & Warwick, P. (2020). Reinterpreting exploratory talk: Contesting the psycholinguistic and dialogic turns in educational research. Journal of the Learning Sciences, 29(3), 332-357.

Maine, F., & Čermáková, A. (2021). How do teachers use dialogic techniques to teach argumentation in primary science classrooms? British Educational Research Journal, 47(2), 248-267.

Mercer, N. (2000). Words and Minds: How We Use Language to Think Together. Routledge.

Michaels, S., O’Connor, C., & Resnick, L. B. (2008). Deliberative discourse idealized and realized: Accountable talk in the classroom and in civic life. Studies in Philosophy and Education, 27(4), 283-297.

Nystrand, M. (1997). Opening dialogue: Understanding the dynamics of language and learning in the English classroom. Teachers College Press.

Ucan, S., Özmen, Z. K., & Serbest, M. T. (2023). Understanding the Cognitive and Socio-Emotional Dimensions of Dialogic Teaching and Learning Approach. Uluslararası Eğitim Programları ve Öğretim Çalışmaları Dergisi, 13(1), 158-175.

Vrikki, M., Invernizzi, L., Miller, K., & Mercer, N. (2019). The role of teachers’ questions in facilitating children’s collaborative cumulative talk and reasoning in whole class discussions. Learning and Instruction, 63, 101201.